22 Temmuz 2016 Cuma

Yine yeniden Eski Foça



Tarihte Foça:
Antik çağlarda bir İyon kenti olan Foça'nın tarihte bilinen ilk adı denizde yaşayan foklardan dolayı Phokaia'dır. Şehir M.Ö. 11'de Aiollar tarafından kuruldu.

Tarihte usta denizci olarak bilinen Phokaialılar, ayrıca mühendislikteki gelişmişlikleri ve başarıları ile Ege, Akdeniz ve Karadeniz'e de birçok sayıda koloni kurmuslardir. Foçalılar'ın tarihte bilinen kurmuş olduğu önemli kolonilerden bazıları: Karadeniz'deki Amysos (şimdiki Samsun); Çanakkale Boğazı'ndaki Lampsakos (şimdiki Lapseki); Midilli Adası'nda Methymna (şimdiki Molyvoz); ve Avrupa'daki Elea -şimdiki Velia- (İtalya); Alalia (Korsika); Massalia -şimdiki Marsilya- (Fransa) bunlardan bazılaridır.
Ayrıca Phokaialılar İyonya'da, doğal altın-gümüş karışımı kullanarak "elektron" sikkeyi tarihte ilk defa bastıranlardan biri olarak bilinmektedirler. Elbette bu medeni ilerleme o zamanın birçok uygarlıklarını da etkilemiş ve onları Anadolu'ya çekmistir. Cenevizliler şimdiki Yenifoça'yi ilk kuranlardandır.
Foça sırasıyla tarihte; 13. yüzyılda Çaka Bey tarafindan alinarak Çaka Bey'in yönetimine, daha sonra ise Saruhanoğulları Beyliği'nin yönetimine geçmiştir. 1455'te ise Osmanlı Padişahı II. Mehmed, büyük fetihten sonra Foça'yı alarak Osmanlı topraklarına dahil etmiştir.

Bu gibi medeniyetliklere ve topluluklara merkez oluşturduğu icin Foça önemli bir arkeolojik merkez haline gelmiştir. 1953 yılında başlayıp ve günümüze kadar aralıksız devam edip gelen kazılarda, Helenistik döneminden kalan tiyatro, Athena Tapınağı ve Kutsal Alanı, Liman Kutsal Alanı (Kibele'ye ait olduğu düşünülmekte) ile Pers Anıt Mezarı (Foça'nın 7 km doğusundaki "Taş Ev" olarak bilinen) ortaya çıkarılmıştır. Pers Anıtı; bölgeyi MÖ 492 yılında istila eden Ahamenid-Pers Ordusu komutanları için bir anıt olarak yapılmış; daha sonra mezar, ağıl, gözetleme noktası, mola yeri gibi amaçlar için kullanılmıştır. Anıt; Anadolu' da bulunan ender Pers yapılarından birisidir.



Akdeniz foku:
Foça, sayıları giderek azalan akdeniz fokunun yaşam alanlarından biridir. Ayrica akdeniz fokları kentte her yıl yaz aylarında duzenlenen festivallerin de önemli bir sembolu haline gelmistir. Bu sevimli Foça fokuna Merkez Bankası 1996 yılında özel hatıra parası bastırmıstır.

Benim Foça izlenimlerim
Foça'ya ilk olarak yıllar önce gitmiştim. Eşimle evlendiğimiz ilk sene işlerimizin yoğunluğu sebebiyle balayına gidememiştik. Ertesi sene ise bir haftalık mavi yolculuktan sonra ilk durağımız Foça olmuştu. Hatta ilk evlilik yıldönümümüzü de Foça'da kutlamıştık. O yüzden sonraları ne zaman Foça'yı düşünsem beni mutlu eden anları hatırlattı bana. Bu sene eşim İzmir taraflarında birkaç gün işi olduğunu, gelmek istersem Foça'da kalacağımızı söyleyince hiç düşünmeden kabul ettim bende.

İlk olarak yıllar sonra bile bozulmadığını, hatta daha da güzelleştiğini görünce çok mutlu oldum buranın. İlk gittiğim zaman pek fırsatım olmamıştı sokakları detaylı gezmeye. Bu sefer tek başına olmanın da verdiği rahatlıkla sabahları erkenden kalkıp sokak sokak gezme fırsatı buldum.
İlk bir iki gün tereddüt etsem de bu konuda daha sonra sabah ilk iş sahil yolundaki iskeleden denize girdim, kitap okudum, yaşlı teyzelerin balkonlarında içtikleri sabah kahvelerine kendimce yürekten iştirak ettim. Bu arada yanlış yazmadım çoğu yerde yapamazsınız bunu ama Eski Foça'da hemen sahilden denize girebilirsiniz. Buz gibi ama pırıl pırıl bir deniz hem de. 



Öğlenleri Foça çarşı da bulunan lokantalarda yemek yedim, Nazmi Usta'nın muhteşem dondurmalarının tadına baktım, kaldığımız Hotel'in sahibi Sebahattin Bey'le tarih ve turizm hakkında hoş sohbetler ettim (Hotel Karacam).
Ama en güzeli sokakları dolaşıp, eski rum evlerinin güzelliğini görmek, avlularda hışırdayan ağaçların sesini dinlemek, sabahları ağlarını hazırlayan balıkçıları ve yiyecek bekleyen kedileri izlemek oldu benim için. Çeşitli sebeplerle sıkıntılı geçen günlerimde kafamı dağıttı, huzur ve mutluluk verdi bana Foça. 
Foça'da ne yapılır?
Foça da öncelikle kafa dinlenir, huzur bulunur. Çünkü burası bangır bangır müzikleri çalan barların, avaz avaz bağıran satıcıların bulunmadığı bir yer. Alışılagelmiş sahil kasabalarından farklı tamamen.
Sahilden kalkan günübirlik teknelerle gezinti yapabilir, hatta gece ay ışığı turlarına çıkabilirsiniz. Bu teknelerle mitolojide adı Siren olarak geçen ve balık vücutlu, kadın başlı yaratıkların bir zamanlar yaşadığı rivayet edilen "Siren kayalıklarına" gidebilirsiniz. Belki de çıkardıkları söylenen sesleri siz duyarsınız. Kim bilir? Ayrıca bu kayalıklar koruma altına alınan akdeniz foklarının yaşam alanı olduğu için onları da görebilirsiniz...

Tarih seviyorsanız da burası tam size göre. Kybele tapınağına gidebilir, Pers mezar anıtını görebilirsiniz. Osmanlı dönemine ait olan Fatih Camii'ne gidebilir, yel değirmenlerinde güneşi batırabilirsiniz.
Yapabileceğiniz en güzel şeylerden biri de bütün sokaklara gire çıka eski rum mimarisinin harika örneklerini sunan taş evleri görmek olacaktır. Kökenleri 1800'lü yıllara dayanan bu evler eskinin zerafetini ve inceliğini bir tablo gibi sürdürüyor Foça sokaklarında...

Bir rivayete göre kimsenin nerede olduğunu bilmediği kara bir taş varmış Foça sokaklarında. Kim o taşa basarsa Foça'dan bir daha kopamaz, eninde sonunda geri dönermiş. Foça'ya bir kere gittiğinizde kara taşa basmasanız bile tekrar gitmek isteyeceksiniz bir gün. Emin olun...

Ayrıntılı gezi fotoğraflarıma ana sayfada bulunan instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz.

Bu yazıyı daha çok fotoğrafla yeni sitemde okumak isterseniz tıklayın

Hiç yorum yok: